Ne darbe girişimi, ne FETÖ operasyonu, ne bürokraside cemaatler arası kavga, ne de Cumhur İttifakı’na yönelik saldırı... Bir suç örgütü elebaşının yakalanması sonrası Emniyette üç-beş üst düzey personel arasında küçük çaplı bir “vekâletler” çekişmesi yaşanıyor. Küçük çaplı çekişmeyi büyük bir meseleye dönüştüren ise birilerinin bunu kendi şahsi çıkarları için fırsat olarak görüp üzerine benzin dökmelerinden kaynaklanıyor.
Örneğin mafya… Bu küçük çaplı çekişmeye mafya dâhil olarak küçümsenemeyecek zekâsı ve kurnazlığı ile meseleyi hiç beklenmedik yerlere çekebildi.
Örneğin bazı medya grupları…
Eski bazı defterleri açarak bu çekişme üzerinden intikam operasyonlarına başladı ve meseleyi büyüttükçe büyüttü.
Örneğin bazı gazeteci arkadaşlar… Kendilerine gelen yalan yanlış verileri yeterince değerlendirmeden yorum yaptılar ve bilerek ya da bilmeyerek meseleyi büyütmenin aparatı oldular.
Eğer İçişleri Bakanlığı en başından itibaren meselenin iletişimini doğru yapabilseydi, mesele ne Sayın Bahçeli’nin ne de Sayın Cumhurbaşkanı’nın gündemine girecekti. Büyümeden çözülecekti.
Ve yine eğer İçişleri Bakanlığı güvenlik gibi son derece hassas bir alanda doğru bilgilendirme yöntemlerini kullansa, her türlü operasyonu bir reklam malzemesi yapmaktan kaçınsa, bunun yerine emniyet bürokrasisinin kontrolüne yoğunlaşsa, bürokrasinin tam bir disiplin ve uyum içinde çalışmasına odaklansa, bu kadar gürültü kopmayacaktı.
Sayın Cumhurbaşkanı o kadar meselenin arasında bir de bu gürültüye, bu çekişmeye vakit ayırmak zorunda kaldı. Mesele kapanıp gitti. Umarız ders olur, ibret olur; aksi takdirde bürokrasi arasındaki küçük-büyük her çekişme Türkiye gündemini böyle günlerce meşgul eder ki, bu da iyi bir yere gitmez.
AK Parti’nin 31 Mart seçimlerinde kötü bir netice aldığına, bunu iyi tahlil etmesi gerektiğine, köklü bir değişimden başka seçeneğinin olmadığına şüphe yok.
Ancak değişim geciktikçe AK Parti daha fazla operasyona açık hale geliyor.
Mesela mutlaka değiştirilmesi gerekenler süre uzadıkça kendilerini korumaya alıyorlar.
Mesela her kafadan bir ses çıkıyor; medya ve sosyal medya, bir takım gruplar, çeteler değişim sürecini ellerine geçirip yönlendirmek istiyorlar.
Mesela AK Parti’ye son seçimde tepki gösteren seçmen değişim geciktikçe “kırgın” pozisyonunu sağlamlaştırıyor.
Mesela, Ankara Emniyeti’nde yaşanan basit bir çekişme Hükümetin, AK Parti’nin, hatta Türkiye’nin büyük bir meselesine dönüşebiliyor.
AK Parti’de, Hükümette ve Külliye’de değişim daha fazla gecikmeden başlatılmalı ki, sürecin hasarı en aza indirilebilsin. Değişim geciktirme suretiyle unutturulabilir ama seçmen, kendi değişim talebini unutmayacağı için fatura daha da kabarabilir.
Eskilerin “Ba’de harabi’l-Basra” şeklinde bir deyimleri var… İş işten geçtikten sonra en radikal değişim bile fayda getirmez.
İsrail’de üniformalı Siyonistler soykırım yaparken, sivil Siyonistler de onlara en alçakça, en acımasız şekilde destek veriyorlar. Aç, susuz, ilaçsız bebeklere, kıtlıkla boğuşan sivil halka yardım götüren tırlar siviller tarafından durduruluyor, yağmalanıyor, tırlar tahrip ediliyor, şoförler dövülüyor.
İsrail’de Siyonizm’in en maskesiz, en yalın hali bütün boyutlarıyla icra ediliyor.
Sadece kendisini düşünen, kendisini üstün ırk gören, muharref bir din ile beyinleri uyuşturulan, insafsız, vicdansız, merhametsiz, insanlıktan nasibini alamamış bir kitle terör estiriyor.
İsrail’de maskesiz sergilenen bu barbarlığın aynısı küresel ölçekte değişik maskelerle icra ediliyor.
Medyadan sosyal medyaya, finanstan politikaya, akademiden bilime, sivil toplumdan sanata, hatta suç örgütlerine kadar her yeri kontrol etmeye, insanları ifsat etmeye, küresel bir bozgun ve çürüme oluşturmaya çalışıyorlar. Tıpkı Filistin’de, Gazze’de yaptıkları gibi, dünyayı yıkıp, içindeki insanları yakıp, uzaktan barbarca seyretmeyi ibadet olarak görüyor ve bundan vahşice zevk alıyorlar.
Siyonist olmayan Yahudilerin kaygısı da biraz buradan kaynaklanıyor. Bu gözü dönmüşlüğün faturasının tüm Yahudilere çıkarılmasından haklı olarak korkuyorlar.
Her taşın altından bir Siyonist çıkabilir. Bu artık komplo değil, bu safsata, paranoya değil. Yardım tırına dahi tahammül edemeyen küresel ölçekte örgütlü bir topluluğun neler yapabileceğini artık net olarak görüyoruz.
Hamas’a, bu barbarların maskesini düşürdüğü için de ayrıca müteşekkiriz. Umarız Avrupa ve ABD sokaklarında, kampüslerinde yaşanan aydınlanma uzun soluklu olur da, bu ateş daha fazla büyümeden söndürülür.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.